Hasan Çelebi, SHP Olağanüstü Kurultayı öncesinde düşmüştü şu dörtlüğü:
“Çıkar ortaklığının vurdu mu kızgın kokusu, / Yemyeşil elçi erik sirkesi iksirleşiyor. / İsmail Cem’le bakın Baykal Ağa / Ne zaman, nerde, nasıl birleşiyor!..”
"İksir” Arapça bir sözcük, "ilaç” gibi önemli, değerli anlamında.
Deniz Baykal, olağanüstü kurultaya giderken, kıskıvrak yakalanmış mıydı? O da, arkadaşları da. Son günlerinde, sinirli, öfkeli oldu. Hinthorozu Erdal Bey'e, ağır sözler yağdırıyordu. Onu Çankaya'ya taşıyacaktı; ama onda, Çankaya'ya gidecek yetenek ne gezerdi?
Deniz Bey'in bu huyları, aşağılama huyları yeni değildi. Taa, 1975’lerden beri sürer giderdi. 1980 öncesinde geçmişti bir olay, 1975'lerde Kahramanmaraş İl Kongresi’nde yaşanmıştı benzeri. İl kongresine, Prof. Turan Güneş divan başkanı seçilmişti. Başkanvekili de İl Başkanı Yurdaer Karpuzoğlu'ydu. Deniz Baykal, genel merkez adına kongredeydi. Kürsüde konuşuyordu. Deniz Baykal şöyle diyordu:
Bizim Genel Başkanımız Bülent Ecevit, büyük adamdır. Ama, lise mezunudur. Ben doçentim! Hoca, profesördür biliyorsunuz. Bizim genel başkanımız, böyle profesörleri, doçentleri yanında çalıştıracak kadar büyük adamdır. Ama, lise mezunudur!
Deniz Baykal konuşurken, Turan Güneş önündeki kâğıda yıldızlar çiziyor, çizikliyor, dudaklarını ısırıyor, bıyıklarını çekiştiriyor. Bir yandan da kızıyor Baykal'a. İkinci Başkan Yurdaer Karpuzoğlu, titizlikle Turan Güneş'e bakıyor, Turan Güneş mırıldanıyor:
Lafa bak! Böyle konuşulur mu?
1980 öncesinde, CHP kulislerinde, Bülent Ecevit'e ağır sözlerle saldırıldığını anımsıyorum. Hizipler böyledir; karşı hizip tekini düşman beller; başka partilerdekine ise yakınlık duyar.
Kahramanmaraş demiştim; Kahramanmaraş'ta yönetim ''Baykalcı"dır. 26 Mart yerel seçimlerinde, Kahramanmaraş'ta SHP beşinci durumdadır. Hangi hizipten olursa olsun, bu başarısızlığın hesabı sorulmalı değil mi? Ama, Baykalcı yönetim, örgütle değil, örgütün delege tabanıyla uğraşmaktadır. Bu nedenle, beşinci sırada olması hiç önemli değildir!
Bülent Ecevit, "Bayrampaşa" seçimleri için:
Bu, benim ya var olacağım ya da yok olacağım bir seçimdir!.. demiş miydi? Bayrampaşa seçimleri, 26 Mart'taki gibi sonuçlansaydı, Bülent Bey, siyasal yaşamı da bırakacak mıydı? İşe o denli ciddi biçimde eğilmiş miydi? Bayrampaşa, Bülent Bey'in tam istediği biçimde oldu, o yönden çok mutlu muydu? Ama, bitmedi. Hinthorozu Erdal Bey'in kazanmasıyla işin altüst olacağını da biliyor muydu? Sanıyorum, biliyordu...
SHP Adana İl Başkanı Fevzi Ciritçi, Adana Belediyesi'nden ücret mücret bir şeyler alıyor mu? Kızı Serpil Ciritçi de mi alıyor? Fevzi Ciritçi, atamayla mı gelmişti ile. Fevzi Bey "Baykalcı" mıydı? Adana Belediye Başkanı Çolak, SHP'ye kaç milletvekiline mal olmuştu?
Bingöl İl Başkanı Fahrettin Demir’de "Bayındır İnşaat”tan taşeronluk mu almıştı? Bingöllüler, aforoz mu etmişlerdi Fahrettin Demir'i ne? "O, bizi temsil edemez” diye.
Mersin'de de 1989 seçimlerinde 25.000 farkla seçimleri alan SHP Merkez İlçe yönetimi, seçimden bir hafta sonra, "Parti programına ve üstlerinin dediklerine uymadıktan" gerekçesiyle görevden alınmıştı "Baykalcı” yönetimce. Görevden alınan Baki Gökçel ekibiydi. Buna karşılık, seçimlerde oy kullanmaya bile gitmediği saptanan Hüseyin Töksoy, üçe başkanlığına atandı. Hüseyin Töksoy'un sandık başına da gitmediği tutanaklarca da saptandı. Herkes Uğur Mumcu değil ama, belgelerle çalışıyor ne haber?
Torbalı Yazıbaşı'ndan kurultay delegelerinden Mümin Bulut, kurultaya gelmeden Yazıbaşlılara soruyor, "Nereye oy vereyim?" diye. 133 oy kullanandan 116 Hinthorozu, 2 boş, 15 Deniz Baykal çıkıyor!
Mümin Bulut, Yazıbaşı’ndan sonra, Torbalı'ya geçti, günlerden Torbalı’nın da pazarıydı. SHP’lilere sordu:
Bey kurultay delegesiyim, nereye oy vereyim? Torbalı’nın muhacir yaşlıları şöyle dediler:
Ama yav Mümin sen bilmiyo musun be yav? Bilmiyo musun kim götürü bu işi be yav? Paşa'nın uğluna ver be yav! Ama, söyle arkadaşlara ona versinler, kavga çıkmasın hal
Seçim öncesinde Denizli'de 11 Erdal Bey, 7 Adnan Bay (Adnan Keskin, yani Deniz Baykal), Aydın'da 2 ortada, 1 istifa! (Söke Belediye Başkanı Mehmet Semerci "Ben Deniz Baykal’a oy vereceğim!" diyordu. Sökeliler toplandılar, "Ne yapıyorsun sen be yav?" dediler. Arkadaş sen kurultaydan gelip, Söke'de belediye başkanlığı yapmak istiyor musun, istemiyor musun?", "istiyorum!" “istiyorsan İnönü'ye oy vereceksin?” "Ben inanmadığım adama oy vermem!” "inanmadığım adama oy vermem yok, biz de sana inanmıyoruz. Verdiğimiz kurultay delegeliğini geri ver!", "Eee, ne yapıcam?” “İstifanı ver!" Noterde istifasını verir. Aydın'dan bir istifa o, Mehmet Semerci) Kurultay delegeliğinden istifa edince, düşüyor mu kurultayda bir tane?
Söke Belediye Başkanı Mehmet Semerci, Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver'e telefon etti, olayları anlattı:
Başkan, bu demokrasi mi diye.
Valla, dedi, Ertan Ünver, “taban taban" diyoruz, taban, tabandan vurmaya bir başlarsa adamın ayağına, yürüyemez! Yukarıdan kösele sıkarsa, nasır m asır idare edersin, bu tabandan vuruyor Mehmet, aşağıdan, çok fena vuruyor!
Valla, abi sonra görüşelim. Erdal Bey, bir şey üretmiyor!
Üretiriz üretiriz, dedi Ertan Ünver, sen boş ver üretimi. Mikropluk da, hınzırlık da üretmiyoruz ama! Sen istifa ettin mi, ettin. Sen kurultaya gel, balkonda oturalım konuşalım. Balkon delegesi oldun madem! (Hikmet Çetinkaya kısaca yazmıştı).
Antalya'da 14 Baykalcı, 3 İnönücü, 2 kararsız var (Antalya’da Deniz Baykal'ın ağırlığı olsa, yanında bir milletvekili daha getirirdi!)
Manisa'dan, Balıkesir'den haberler geliyordu; Önder Kırlı'nın Erdoğan Yetenç'in seçim bölgeleri... Balıkesir'den gelen basın açıklamaları ilginçti, basında neden çıkmadı? Erdal Bey'in Manisa'da, Balıkesir’de de yarıyı geçeceği söyleniyordu.
Ama, Erdal Bey'e -sıkılmadan- ağır sözler söylüyorlardı. İzmir'de bir büroda konuşuyorlardı. Belediye başkanlarından biri de vardı, içlerinden biri şöyle dedi:
Yahu, bizim salak ne dedi bugün biliyor musunuz?
Bunu, orada bulunan bir İşçi de duymuş, çok üzülmüştü.
İşçi şöyle dedi:
Bu adamlarla politika yapılmaz artık parti içinde!
Bir genç, Ertan Ünver’e şöyle dedi:
Başkan, bu iş düzelmez artık. Bu, kangren oldu. Kangren kansere çevirecek, AlDS'e çevirecek, bu parti ölecek. Bu kurultaydan sonra, bu adamları atalım, kurtulalım!...
Kurultay bitti ama, SHP'deki olaylann içyüzü daha bitmedi. Bunlar, bir bir kamuoyuna açıklanmalı... Deniz Baykal, Ecevit’i "lise mezunu” diye beğenmiyordu. Seçmen tabana ne diyor? Al sana profesör. Al sana Hinthorozu!..
30 Eylül 1990, Cumhuriyet