Besleme Partiler...

Hacı TÖ, daha başbakandı; Amerika’da ameliyat olup gelmiş, iyileşmiş, Meclis kulislerinde dolaşıyordu. Kuliste, SHP'nin basın danışmanı Hasan Şahan'ı gördü; yanına çağırdı, şöyle dedi:
Size Hazine yardımı çıktı, ama gördüm ki az, bu yeterli değil. Arkadaşlarınıza söyleyin, yeni bir başvuruda bulunsunlar da arttıralım Hazine yardımını!
Siz beni karıştırdınız efendim, diye karşılık verdi Hasan Şahan, ben DSP'nin değil, SHP’nin basın danışmanıyım. Bakın, DSP’nin genel sekreteri Nuri Korkmaz orada oturuyor, onunla konuşmanız gerek...
Hacı TÖ, hiçbir şey olmamış gibi, Nuri Korkmaz’ın yanına gitti, onunla konuştu, Sonra, DSP'nin Hazine yardımı arttı, neredeyse SHP'ye yakındı! SHP içinde, Hasan Şahan'a "dede” derler; Dede, kendi kendine düşündü:
Şimdiye dek, “Besleme basın" bilirdik, "Besleme partiler” de oluyormuş demek! diye söylendi.
Fethiye'den, Söke’ye gidiyorduk; yol üstünde "Bağarası"ndan gerçerken, Cumhuriyet İzmir Bürosu'ndan Hüseyin Erciyas, yiyecek bir şeyler almak için aşağıya indi. Ben de indim. Orta yaşlı bir adam, arabanın yanında duruyordu. Sordu:
Hocaya mı geldiniz?
Hayır, ne hocası?
Kafayı üşütenler gelir, hocanın onları iyileştirdiği söylenir. Ta, Avrupalardan gelenler var.
Adı ne bu hocanın? Nasıl iyileştiriyormuş?
Mustafa Sakarya; eski yazıyla bir şeyler yazıyormuş!
Halk nasıl kör bırakılmış, onu gözlüyordum. Hinthorozu’yla bu gezide, SHP'nin iktidar yoluna girdiğini görüyordum. Erdal Bey konuşurken, gözler parlıyor, geçerken balkonlarda, yollarda, pencerelerde kadınlar el sallıyorlardı. 1973 seçimlerinde de, Ecevit'in CHP'nin iktidara geleceğini görmüştüm. Şimdi öyle bir hava vardı Hinthorozu için.
Söke'nin Atburgazı beldesinde, Hinthorozu, belki ilk kez, Ecevit'e -oldukça ağır- yanıtlar verdi, o da köprüleri attı. 29 mayıs çarşamba günü, Ecevit, bu yöreye gelirken, Söke Belediye Başkanı Mehmet Semerci ile SHP Aydın Milletvekili Hilmi Ziya Postacı, Ecevit'in otobüsüne gelerek, ona çiçek vermek istemişler, ancak Ecevit otobüsün kapısını açtırmamış, kendileriyle konuşmamış. Daha sonra, ANAP'lı adayın çiçeğini kabul etmiş. Hinthorozu Erdal Bey, Atburgazı'nda, büyük kalabalığa bu durumu anlattı. Özetle şöyle dedi:
Ha, durun durun kızmayın. Dernek ki, bir şeyler var; Sayın özal, yeni bir arkadaş buldu, öyle görünüyor ki, şimdi çareyi ANAP, Sayın Ecevit'le beraber olmaya bağladı. Tabii, buna üzülüyorum. Çünkü bir sosyal demokrat, sosyal demokratların kardeş gördüğü parti, kalkıp da Sayın Özal'ı kurtarmaya çalışır mı? Olacak şey mi bu? Şimdi Sayın Ecevit, bana çok kızıyor, burada beni suçlamış, demiş ki. “Geçen seçim yasasını onlar ANAP'la işbirliği yaparak çıkardılar, onun için DSP Meclise giremedi. "Bunu her yerde söylüyor. “Sizin yüzünüzden biz Meclise giremedik" diyor. Tabii, bunu söylerken Sayın Ecevit, farkında olmadan bize iltifat ediyor. Demek ki biz, kim Meclise girecek, kim girmeyecek buna karar verebiliyoruz. Bunu, kendimiz halkımıza söyleyerek yaptırıyoruz. Bu ne büyük güçtür. Bizde böyle güç var mı? Bizim yüzümüzden olur mu? Siz kendi yüzünüzden giremediniz Meclise. Niye bana kızıyorsunuz, kendinize kızın. Kenefi hareketlerinizi bir güzel şöyle gözden geçirin. Ne yapıyorsunuz? Eskiden ne yaptınız, şimdi ne yapıyorsunuz? Eskiden beraber çalıştığınız arkadaşlarınızı bir tarafa bırakıyorsunuz, size çiçek vermeye geliyorlar, otobüsün kapısını yüzlerine kapatıyorsunuz. Ve ondan sonra, nasıl Meclise girersiniz? Bütün bunlar, tabii Sayın Özal'la konuşurken vaktiniz olmaz, ondan önce, ondan sonra düşünün. Göreceksiniz ki, asıl mesele sizin yaptıklarınızda. Siz kendiniz bu sonuçları hazırlıyorsunuz. Bunları diyorum Sayın Ecevit'e. Eski arkadaşım, bugün de arkadaşım. Ama, arkadaşlık başka, ters iş, doğru iş başka. Şimdi, bunda yaptığı terstir. Bakınız, şimdi Sayın Özal çırpınıyor, muhalefet Iiderleri kendisiyle görüşsünler, ona bir destek sağlasınlar diye. Çünkü Türkiye’de desteği yok. Halkımız bekliyor, hanedan yönetimi bir an önce gitsin, diye. Şimdi böyle bir durumda, Sayın Özal'la görüşme yapmaya gidiyor Sayın Ecevit. Oyun bu. Bir propaganda oyunu. Sayın Özal'a yapay bir destek sağlamak için bir oyun. Halk bekliyor, “Sosyal demokratlar birleşsin" diye. Onlar kurultaylarında "Birleşmeyeceğiz" diye karar aldılar. Maksatları buymuş, SHP ile birleşmemek, ANAP'la birleşmek. Eee, hayırlı olsun, ne diyeyim? (Uzun alkışlar) güle güle! Ama, bundan hayır gelmez. ANAP’ı zaten kimse kurtaramaz. Bu yanlış bir yoldur, benden söylemesi...
Atburgazı’nda, 1989‘da SHP dört partiyi katlamış. 1031 seçmenin 810’unun oyunu almış. En çok alan ANAP 154. Atburgazı kale gibi. Toplantıyı izlerken, Sarıkemer Belediye Başkanı SHP'Ii İbrahim Nizam, “Ecevit çok kötü sınav verdi!" dedi. Atburgazı’nın SHP'li belediye başkan adayı eczacı Murat Alagöz.
Torbalı'da üç beldede seçim var. Subaşı, Çaybaşı, Ayrancılar’da Buralarda 1989 seçim sonuçları şöyle:
Subaşı'nda 1989 il genel meclisi seçim sonuçları şöyle: SHP 306, DSP: 203, DYP: 182, ANAP: 63.
Çaybaşı'nda SHP ile DYP çekişecek. ANAP ile DSP ikincil durumda. 1989 seçim sonuçları şöyle: SHP: 713, DYP: 695. DSP: 332, ANAP: 206.
Ayrancılar’da 1989'da seçimi DYP aldı. Köyün dinsel ağırlıklı bir yapısı var. 1989 seçim sonuçları şöyle: DYP: 759, SHP: 572, ANAP: 372, DSP: 138, RP: 106.
Her üç beldede de ANAP'ın seçim yatırımları oy için gözdağı ile zorlamalar yaptığı ileri sürülüyor. SHP Torbalı İlçe Başkanı, seçimlerden sonra Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunacak. 298 sayılı seçimlerle ilgili yasanın 152. maddesine göre seçimlerde baskılarda ve vaatlerde bulunmak suç. "Haksız Oy Temini" başlıklı 152. madde şöyle:
“Her kim kendisine veya başkasına oy veya tercih işareti verilmesi veya verilmemesi için bir veya birkaç seçmene menfaat, sair kıymetler teklif ve vaat eder veya verir, yahut resmi, umumi vazifeler veya hususi hizmet ve menfaatler vaat veya temin ederse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Verilen vaat veya temin edilen menfaatler seçmenin seyahat, içki ve nakil masrafları veya hizmetlerinin mukabili olarak gösterilse dahi hüküm aynıdır.
Yukarıda yazılı para, menfaat, vaat veya hizmetleri kabul eden seçmen dahi aynı ceza ile cezalandırılır.
Bu fiilleri, tehdit veya cebir veya şiddet kullanarak işleyenler hakkında ceza, bir misli arttırılarak hükmedilir."
Hinthorozu Erdal Bey, seçimlerde yapılan bu baskıları "tecavüz" olarak nitelendirdi, "Hesabını soracağız” dedi.
Süleyman Bey'le Hinthorozu, cuma günü birlikte Torbalı yöresindeydiler. Aynı beldelerde konuşmalarına karşın karşılaşmadılar. Süleyman Bey, dinsel ağırlıklı bir köy olan Ayrancılarda -Merkez Camisi’nde- cuma namazı kıldı!...