Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde dolaşırken Metin Eloğlu'nun dizelerini mırıldanıp, kendi kendime güler, eğlenirdim... Eloğlunun "Le Grand Parmak La Porte" şiirinin dizeleri şöyle:
"Sevgili Şermin, Hayrünnisa, Saadet Hanım; / Bu memlekette aydın kan yok! diyen efendiler;/Geçerken şöyle bir uğrayın perşembeleri, Vallah topunuzla sidik yarışı eder.../ Mozart hatırlatınca da Beethoven ezber;/Matmazelinden mandolin dersi almış kadın./Heykel konusunda alkışı milyon değer;/Şahiter: Dökümcü İzak’la Despieau'nun baldızı, canım.../Sen kim oluyorsun, ben kim oluyorum, o kim oluyor?/Koskoca Yahya Kemal'e tenezzül etmemiş kadın!/ Ayaküstü Verlaine, yatağa girince Baudelaire.../Dikkat edin, pörsümesin kauçuk memeleri/ Şurasına yastık, burasına minder .../Bedri Rahmiymiş, Balaban'mış... boş verir öyle şeylere/Salvador Dali’yi sokakta görmüş kadın!/Gitse gitse Muhsin'e gider,/Dümbüllü'ye gitmez tabii/Comdie- Française seyretmiş kadın. /Le grande parmak la porte, yaaa, ne sandın? /Gâvurcanın ruhunu bilirmiş meğer!/ Sanatsever, oğlansever, kızsever.../Kendisi kısır, kocası hadım.
Ne de olsa Avrupa görmüş kadın!"
Göz ucuyla dolaştığım kimi Avrupa ülkelerini, birkaç "Ankara Notları”na sığdırmam kolay değil; olsa olsa dizi olabilir! Ankara'ya döner dönmez yokluğumda, "Ben Avrupa'dayken!" gelmiş okur mektuplarına baktım Yerel seçimlerden önce yazılmışlardı. Gazi Üniversitesi öğrencisi Ufuk Yurt’un 23.10.1992 günlü mektubu şöyleydi:
"Sayın Ekmekçi,
Uzun süredir size yazmak istiyordum, ama bir türlü olmadı. Ben 25 yaşında üniversite öğrencisi bir okurunuzum. Yaklaşık 1963'ten beri (o malum dönem hariç) Cumhuriyet okuruyum. Cumhuriyet okurken çok keyifleniyor, bilgileniyor ve bunları başkalarına aktararak onların da bilgilenmesini sağlayabiliyorum.
Birkaç gün önceki yazınızda Erdal İnönü hikayelerini eleştiren ve Baykal’ın aleyhine yazıyorsunuz diye tepki gösterenlere yer vermiştiniz. Sayın Ekmekçi, ben bu insanların görüşlerine katılmıyorum, ayrıca Baykal ve yanlılarının genel seçimlerde ve sonrasında partiyi başarısız gösterebilmek için neler yaptıklarını yazmanızı istiyorum.
SHP, bu insanların engellemeleriyle sürekli tökezlemiş, kurultaylardan çıkamamış bir partiydi. Artık içindeki ‘safra’ları atmıştır. Bence daha da güçlenmiştir. Bu aşamada sizlerin, demokrasiye inanan tüm sosyal demokratların desteğine ihtiyacı vardır.
Yazılarınızda bakanlıklarımızın başarısını anlatın ne olursunuz? Küstahlıkla size, ne yazacağınızı söylediğimi düşünmeyin. Böyle bir şeyi aklımdan dahi geçiremem. Ama SHP'nin sizlerin desteğine (özellikle bugünlerde) gereksinimi var.
Bir de blucin giymeye heves ederek uzlaşmacı olduğunu düşünen hizip başı Baykal ve ANAP Genel Başkanı Yılmaz'ın birbirini destekleyen demeçlerini gazetelerden okuyoruz. SHP'nin bu düşüncedeki CHP ile birleşmesinin ne SHP’ye ne de sosyal demokrasiye bir yarar getireceğine inanmıyorum. Benim gözümde bugünkü CHP'nin ANAP'tan hiçbir farkı yok.
SHP yeni hastalıktan kalkmış bir insan gibi. Ona iyi bakıp, güçlendirmemiz gerekiyor. Siz Cumhuriyet yazarlarının vitaminleri ise bu insanı güçlendirecektir.
Saygılarımla."
İzmir'den Nurettin Bozkurt da şunları yazmış:
"Sayın Mustafa Ekmekçi,
Size daha önce de bir şeyler yazmıştım, ama sonra yazdıklarımı saçma bulmuş, mahçup olmuştum. Aslında, siz Cumhuriyet yazarları ile iletişim kurmak gibi bir amacım vardı; işin önemli yönü buydu.
Şimdi ise SHP'yi CHP'den ayrı düşünen, kendilerini gerçek CHP'nin sahipleri sayan ve solun bölünmesinin getireceği çok zararlı sonuçları göremeyen bölünmüşlere şunları söylemek isterim:
'CHP idealini bugüne taşıyan SHP değil mi?
SHP bayrağındaki altı ok neyi anlatır?
Hinthorozu'ndan daha çok CHP'li olabilir misiniz?
Halen SHP’de bulunanlar CHP felsefesinden başka şeyler mi düşünürler?'
Sonuç olarak; Seçimlerde barajı da aşamayıp kıçüstü oturacaksınız ve tarih solun iktidar olma şansına engel olduğunuz için basiretsizliğinizi yazacaktır."
Cumhuriyet kurulduğundan beri Cumhuriyet gazetesi yayınına başlamış ve yaşamını sürdürmüştür. Hem de en doğru yolda... Siz Cumhuriyetçiler en doğru yolun ve Kemalizmin en güçlü savunucularısınız. Yolunuz açık ola!
“Ellerin lafı batsın!"
★★★
Taşlama ustası Ozan Hasan Çelebi de yokluğumda şu dörtlüğü düşmüş:
"Yeniden doğdu doğurgan CHP,
Baştan beri, baştan sona yanlış yapılandı;
O ki yanlış bir adam kondu büyük mirasa,
Valla, o büyük parti asıl şimdi kapandı."
9 Kasım 1992, Cumhuriyet