İstanbul'a TÜYAP'a gittiği sırada, yüreği durup ölen Sinop'ta 'Dost' kitabevi sahibi Ural Armay anısına, bu cumartesi bir açıkoturum düzenleniyor. Sinop’ta Halk Eğitim Salonunda, saat 14.00'te başlayacak toplantıyı Sinop SHP ilçe yönetimi düzenledi. Ayancık Belediye Başkanı Rifat Örnek'in yöneteceği "Türkiye’de demokrasinin sorunları ve Mustafa Kemal” konulu açıkoturuma Prof. Toktamış Ateş, Öner Yağcı, Burhan Günel, Sevgi özel. Doç. Türkel Minibaş ile Doç. Yavuz Yıldırım katılacaklar Açıkoturumu izlemek üzere Eğitim İş ile Eğit-Sen üyelerinden geniş bir katılımın gerçekleştirileceği bildiriliyor.
Muzaffer İlhan Erdost yürek sıkıntıları nedeniyle yattığı sayrıevinde, apandisit ameliyatı olup çıktı. Aynı yerde yüksek ihtisasta ozan Ali Yüce'nin oğlu Galip Yüce de safrakesesi ameliyatı oldu. İki ameliyatı da Mustafa Şerif Onaran yaptı.
Muzaffer İlhan Erdost, Ural Armay için bir not gönderdi. Erdost’un notu şöyle:
"Sevgili Ekmekçi,
İşte böyle. Hastaneden yazıyorum. Şu anda bir şeyim yok. Ama Mustaf Şerif Onaran gibi dostların eline düşmeye gör, yakalayınca kolay bırakmıyorlar. Şunun için yazıyorum:
Ural Armay'ı bilmem yüz yüze tanıdın mı? Biz, üç ya da dört yıl önce Sinop'a davet edildiğimizde, senin adını dilinden pek düşürmüyordu. Biraz da övünerek. 'Ekmekçi, söz verdi gelecek yıl bizimle olacak' diyordu. Belediye tarafından küstürmüşler, o da şenlik için kültür programı yapmaktan çekilmişti. Ama seni çok seviyordu 8 Kasım günü akşamı öğrendim yitirmişiz. Ural Armayla ilgili duygulanım nasıl ileteyim diye düşünürken onun sevdiği sen geldin aklıma. Yazının altında yer verirsen sevineceğim.”
Cumartesi arkadaşlarımızdan Yüksel Onaran, Huston’da by-pass ameliyatı oldu. İki damarı değişti. Ameliyatı sağın Cooley yapmış. Yüksel Onaran'ın eşi Yüksel, kızları Bal, Petek, Gözde Onaran'ın başucunda bulunmuşlar. Yüksel, bu cumartesi yurda dönüyor. Bizim 'Cumartesi arkadaşları’nın bu yıl 25. yılı. Buna arkadaşlar ‘gümüş yıl’ diyorlar. Bu cumartesi yapılacaktı toplana, Yüksel’in sağlıkla dönmesi bektendi, belki gelecek cumartesiye kalacak. O gün ölen arkadaşlarımız Ceyhun Atuf Kansu. (Halaoğlu) Erdoğan Erman, Tahsin Saraç ile Necdet Özdemir'in gömütlerine gidip çiçekler serpeceğiz. Sonra oturup birer kadeh rakı içeceğiz. Nadir Nadi’lerin İstanbul'daki 'perşembe toplantıları'. Nadir Nadi’nin ölümünden sonda tavsamıştı. Yalnız Nadir Nadi'nin ölüm yıldönümünde 'perşembe arkadaşları' 20 ağustos günü Ayazma'ya gitmişler. Nadir Nadi'yi anmışlardı. Orada Berin Nadi de vardı. Sami Karaören, bugün yeniden bir araya gelineceğini söyledi. Bu cumartesi İzmir Belediyesinin Nadir Nadi için düzenlediği büst açma törenine katılıp ustayı anacağız.
Emekli valilerden Enver Kuray da Ankara sayrıevinde fıtık ameliyatı oldu, çıktı. 80 yaşında olan Enver Kuray, Siirt, Mardin. Bursa. Ankara valilikleri yapmışa. Enver Kuray’ın oğlu Sarp Kuray, 12 Eylül'den beri yurtdışında Paris'te yaşıyor. Sarp Kuray, yurttaşlık haklarını kazandı. ancak daha bir süre Paris'te kalacak.
Bundan sekiz dokuz yıl önceydi: Amerika'da yaşayan sağınlardan İsmet Karacan, gazetedeki resme baktı baktı:
Snoring! dedi, 'horluyor!'
Resim Hacı TÖ'nün resmiydi. Bunu Hacı TÖ'ye haber verdiler; o sırada o da Amerika’daydı.
Aman, şu adamı bulalım! dedi. Gidip buldular, tanıştılar. Hacı TÖ:
Siz bana ‘hasta’ demişsiniz! Horluyor demişsiniz!
Dedim, dedi İsmet Karacan. bilimsel olarak açıkladı. Hacı TÖ'nün gıdısının durumundan, ensesinden, şişmanlığından söz etti. Zayıflaması gerektiğini anlattı. İsmet Karacan. Amerika’da çalışan, orada yaşayan 'psikiyatrist'lerdendi. Yani, ruh hekimiydi. Tahsin Saraç'ın Fransızca - Türkçe sözlüğüne göre: Psychiatrie: 'Ruh hekimliği’: 'akıl hastalıkları' demekti. Patolojik anatomi uzmanı Süreyya Ülker'in 'Tıp Terimleri Sözlüğü'nde ise 'psikiyatri' karşılığı ‘Tin dirgenliği' denilmişti. Tin', 'ruh' demekti.
İsmet Karacan, Hacı TÖ'nün yanından ayrılmaz oldu; Hacı TÖ, İsmet Karacan'ı öbür sağınlarından ayırmıyor muydu?
Hacı TÖ'nün horlayıp horlamadığı konusunda elimi ateşe sokamam. Ancak kimi yakın arkadaşlarını horladığını bilmeyen yoktur. Yetim Hüsnü'den sonra bundan en çok payını Yıldırım Akbulut'la Mesut Yılmaz almışlardı. Mesut Yılmaz için açıkça ‘yalan söylüyor' diyebiliyordu. Kimi gazeteciler de giderek, usa düşe gelmeyen şeyler yazıyorlardı. ‘Demirel Çankaya'ya’ diyorlardı. Hiç öyle bir şey yoktu. 27 Mayıs devriminde. Celal Bayar'ın Çankaya’dan etleri kelepçeli. Harbiye’ye götürülüşü, Süleyman Bey'i gerçekten etkilemiş, bu hiç usundan çıkmamış mıydı? Süleyman Bey, gerçek iktidarı başbakanlıkta görürdü. Çankaya'da değil.
Kafalardaki soru şimdi şudur: Hacı TÖ, tırmandığı Çankaya’dan iner mi inmez mi? Anap Genel Başkanlığına bu kongrede soyunur mu soyunmaz mı? İnmez! İnmez de soyunmaz da! Şimdiki koltuğunun üstünde bir koltuk olsaydı inerdi. Yoksa. ı-ıhh.. Onu ancak halk indirir, yani Meclis indirir. O da Erbakan hocanın vebali!
19 Kasım 1992, Cumhuriyet