DYP-SHP ortaklığının yapacağı ilk işlerden biri, Atatürk'ün çarçur edilen kalıtını (mirasını) kurtarmak olmalıydı. 12 Eylül'ün unutulmaz yavuzluklarının, kötülüklerinin başında bu geliyordu.
12 Eylülcüler kurnazdılar. Yaptıkları yavuzluklar, kolay değiştirilip silmemesin diye bunları anayasalarına da yerleştirdiler. Onlarınki kurnazlık ise bu oyunu bozamamak, "Ne yapalım anayasada var!" diyerek 'ipe un sermek' de 12 Eylül sonrası kurnazlığıdır. Şimdiye dek, kapatılan siyasal partilerin açılması. DİSK'in mallarının geri verilmesi, kamu personelinin sendika kurabilmesi sağlanmıştır. Bunlar iyi, güzel şeylerdi. Gelgelelim, Atatürk’ün kalıtını yerle bir eden 134. madde bahane edilerek 12 Eylül'ün bir zorbalığına el sürülmemektedir.
Dil Derneği Genel Başkanı Prof. Şerafettin Turan, 30 Kasım 1992 günü, Meclis'te temsilcisi bulunan tüm partilerin başkanlarına birer mektup göndererek anayasanın 134. maddesinin değiştirilmesi konusunda girişimde bulunmalarını istedi. Kaldı ki Prof. Bahri Savcı'ya göre Türk Dil ve Tarih kurumlarının eski durumlarına kavuşturulmaları için anayasa değişikliğine de gerek yoktur. Prof. Şerafettin Turan, parti başkanlarına yazdığı mektupta özetle şöyle diyordu:
"... 12 Eylül yönetimi, 'Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kuruntunun günün ihtiyaçlarına göre reorganize edilerek devletle olan organik bağlarının tesisi' gibi bir gerekçeyle söz konusu kurumlan Başbakanlık a bağlı birer devlet dairesine dönüştürmüş bulunmaktadır. Bunun için 1982 Anayasası’na konulan 134. madde ile bir 'Atatürk Kültür. Dil ve Tarih Yüksek Kurumu' kurulması öngörülmüş ve Tahsin Şahinkaya'nın önerdiği taslağın 2876 sayı ile yasalaşması ile de Türk Dil Kurumu bu kuruma bağlı '4' birimden biri durumuna getirilmiştir.
17 Ağustos 1983'fe yürürlüğe giren bu 2876 sayılı yasanın Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu açısından Türkiye Cumhuriyetimde geçerli genel hukuk kurallarına ve Dernekler Yasası'na aykırı olduğu kuşkusuzdur. Şöyle ki:
1)Dernekler Yasası, derneklerin varlıklarına nasıl son verileceğini açıkça belirlemiştir. Kesin kararın yargıca verilmesi zorunludur. Yürürlükteki yasalarımız bir dernek olan Türk Dil Kurumu'nun yeni bir yasa ile kapatılmasına ya da ‘reorganize’ edilmesine olanak tanımamaktadır.
2)Yasa ile yapılan sözde bu düzenleme kişi haklarına da temelden aykırı bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyetimin kurucusu olmasa da bir TC yurttaşı olan Atatürk'ün 'vasiyeti ihlal' edilmiştir. Onun özerk bir dernek niteliğindeki Türk Dil Kurumu için öngördüğü bağış, yasayla aynı adı taşıyan başka bir kuruluşa aktarılmıştır.
Hiç kuşkusuz, devlet ya da siyasal iktidarlar her alanda olduğu gibi dil alanında da gerekli gördükleri örgütleri kurabilirler. Ancak bir alanda etkinliğini sürdüren bir özel kuruluşu devletleştirmek elbette söz konusu olamaz. Hele hele devletin küçültülmesi, devlet kuruluşlarının özelleştirilmesi sloganlarının etkin olduğu son dönemde dil çalışmalarının devletleştirilmesi açık bir çelişki oluşturmaktadır.
Bütün bu nedenlerle anayasanın 134. maddesinin tümden kaldırılması ya da Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'na eski statülerini kazandıracak köktü bir değişikliğin yapılması zorunlu bulunmaktadır.
Bugün işbaşında bulunan koalisyon hükümetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce de onaylanan programında şu temel ilkeye yer verilmişti:
'Hükümetimiz, 12 Eylül hukuku kalıntıları olarak nitelendirilebilecek yasal düzenlemeleri, uygulamaları ve kısıtlamaları süratle yürürlükten kaldırarak her alanda tam demokratik bir siyasi ortamı yaratmak gerektiğine kesinlikle inanmaktadır.' Ne ki anayasa değişikliğini de içeren bu yoldaki girişimlerin, demokratikleşmeyi ana hedef olarak seçtiklerini söyleyen tüm siyasal partilerimizce desteklenmesi gerekmektedir...
Bunu Atatürk 'e sevginin ötesinde kişi haklarına saygının ve bir hukuk devleti olmanın gereği sayıyoruz.”
Prof. Şerafettin Turan'ın bu mektubuna hiçbir parti lideri yanıt vermedi. Anayasa değişiklikleri konusunda, DYP ite SHP görüşmelerinde, 134. madde çıkarıldı. Şimdi yine anayasa değişiklikleri söz konusu, seçmen yaşı, milletvekili yaşı filan. Asıl üzerinde durulması gereken 134 yok, YÖK de yok!..
Türk Dil ve Tarih kurumlan. Devlet Bakanı Şerif Ercan’a bağlı. Şerif Ercan. Dil Derneği yöneticilerine bozuk mu? Onların görüşme isteklerine yanıt vermiyor. Kem küm ediyor, yan çiziyor! Atatürk'ün kalıtı ayaklar altında, çarçur ediliyormuş, kimin umurunda!
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun başından Suat İlhan ayrılalı beri, yerine Utkan Kocatürk bakıyor. Utkan Kocatürk'ün kardeşi Edirne'de eczacı mıymış? Şerif Ercan da Edime Milletvekili. Utkan Kocatürk, Şerif Ercan’la senli benli miymiş? Kocatürk, kuruma gelince:
Şu bizim Şerifi bir arayın! diye kurumlanır mıymış?
29 Aralık 1992, Cumhuriyet