İstanbul'da...

Aşağıdaki konuşmalar, Zeliha Doğan Yeşille, dört yaşındaki kızı Çınar arasında geçer:
Anne, Uğur Mumcu'yu seviyor musun?
Evet, hem de çok.
Niçin seviyorsun, ne yapmıştı o?
Uğur Amcan, sen büyüdüğünde güzel günlerinin olması için çalışıyordu.
Anneciğim, sen Atatürk'ü de çok seviyorsun. Uğur Amcam da onu sever miydi?
Evet, en büyük Atatürkçüydü ve izinden, ilkelerinden hiç ayrılmadı.
Anneciğim ben Atatürk’ü de Uğur Amcamı da çok seviyorum. Ama onu niye öldürdüler? Güzeli sevmezler mi onlar?
Güzeli ve aydınlığı sevmezler ve tanımazlar canım.
Peki, Atatürk 'ün yanına mı gömdüler Uğur Amca mı?
…………………………
Çocuk gözünde Uğur bu işte. Uğur’un da sevincinde, öfkesinde çocuksu bir saflık sezerdim hep. Hani, sıra kapan afacan çocuklar gibi. Yazarlığının ağırlığı gülmecesindeydi, muzipliğindeydi. Çok kimse bunun ayırdına varmadı, varamadı. Uğur'u öldürenler varabilirler miydi hiç? Uğur'un arabasına o patlayıcı maddeyi koyan, Uğur'u birazcık tamsa buna hiç girişir miydi? Avustralya'da Melbourne'de yaptığım konuşmalarda söylemiştim:
Nasrettin Hoca öldürülür mü hiç? diye. Uğur bir Nasrettin Hoca'ydı. Anladım ki, Nasrettin Hoca da öldürülürmüş; Karagöz le Hacivat öldürülmediler mi?
İstanbul'daydım. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu toplantısına girmiştim. Toplantıdan sonra Aydın Engin'le birlikte evlerine gittik. Frankfurt'a her gidişimde onlarda kalırdım. Şimdi, onlar geldiler. İstanbul'a gelip de onlarda kalmamak olmazdı. Ekimle birlikte kedileri Nina da gelmişti, hem de uçakla. Kedi önce ısınamamış, ortalığa çıkmamıştı. Nina, Oya’nın “Kedi Mektupları”nın kahramanlarından. Nina, beni tanıdı, bacaklarıma sürtündü, ne iyi...
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun anma toplantısı cuma günü 14.30'daydı. Daha önce saat 11.00’de Kartal 'da Haşan  li Yücel'i anma toplantısı vardı. Perşembe günü hiç evden çıkmadım. Cumayı bekleyecektim. Hava da kötü mü kötü. Cuma sabahı Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Celal Üllgen, araba gönderip aldırdı. Belediyenin "Halkla İlişkiler" bölümünde, yönetmen Seher Alaçam, yardımcısı Sevgi Kongar, Zübeyde Tohumcu nasıl ilgilendiler. anlatamam. Zübeyde Tohumcu, Köy Enstitülü bir öğretmenin, Mehmet Atalay’ın kızı. Kartal'da Haşan  li Yücel Kültür Merkezi’nde, Haşan  li Yücel anılıyor. Yücel, 1961'de ölmüştü; Prof. Tevfik Sağlam’ın evinde, onun kolları arasında. Kartal Belediye Başkanı M.Ali Büklü açtı toplantıyı; sunuculuğu Metin Gökyokuş yapmaktaydı. Hüseyin Başaran, Hasan Ali'nin sevdiği "Rumeli" türkülerini çalıp söyledi. Mehmet Başaran. Vedat Günyol, Mualla Eyuboğlu, Sami Karaören, Yücel in kızı Canan Eronat konuşmalar yaptılar. Konuşmaların sonunda ben de kısaca, tanıdığım Haşan  li Yücel i anlattım. Daha sonra, Yakacık'ta bulunan "Tonguç İşliği"ne gidildi. Orası nasıl, da ilginçti Kartal Belediyesi işsiz gençleri alıyor, onlara bilgisayar, muhasebe, daktilo, biçki-dikiş, halıcılık dallarında kurslar veriyor. İşin bir güzel yanı, kursları bitirenler üç aşağı beş yukarı kesinlikle bir işe de giriyorlar. "Tonguç İşliği". Köy Enstitüleri ilkelerine dayalı biçimde çalışıyor. Bu bir anlamda, "Yaşatılan Köy Enstitüleri" demek. Bu yönde Kartal Belediyesini kutlamak gerek.
Başaran anlattı, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Köy Enstitülerinin büyük bölümünü dolaşmış, "Anıların İzinde" kitabının ikinci cildinde, "Beşikdüzü’nde Bir Tartışma"da o zaman milletvekili olan Raif Karadeniz'le tartışmalarını anlatmış.
Velidedeoğlu'nu anma toplantısında. Adalet Bakanı Seyfi Oktay da konuştu. Oktay, "Elbette ki, Hıfzı Veldet. Atatürk devrimlerinin ve aydınlanma çağının gerçek bir simgesidir. Atatürk ile başlayan aydınlanma çağının öncülerinden birisidir. Atatürk devrimlerine yürekten inanmış, onları özümsemiş tam bağımsızlık ilkesinin ödün vermez savunucularındandır ' dedi konuşmasının bir yerinde.
Server Tanilli de Strasbourg’dan yolladığı iletisinin bir yerinde özetle şöyle diyordu:
"Arkadaşlarım.
Buğun çağdaş, hele hele laik Türkiye ülküsünün karşısına dikilmiş olan tehlikeyi size hatırlatmayı gereksiz görürüm. Bu salonda toplanmış olan herkes, böyle bir davaya ant içmiş aydınlardır. Çağdaş Türkiye'nin kuruluşu, toplumumuz için nasıl bir hayat memat sorunu ise bu davanın sürdürücüleri için de aydın olmanın 'onsuz olmaz' koşuludur. Böylesi bir kafa ve ruh yapısı harcında, Hıfzı Veldet Hoca’nın emeğine olan borcumuzun bilincindeyiz. Bu bilinç, kavgamızı sürdürürken, inanıyorum ki bize daha çok canlılık katacaktır..."
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun anısına toplantıyı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği düzenlemişti. Açış konuşmasını derneğin genel başkanı Türkan Saylan yaptı, sunuculuğu Gülsen Tuncer üstlenmişti. Velidedeoğlu’nun yaşamöyküsünden resimler çok güzel derlenmişti. Bunları Meriç Velidedeoğlu derlemişti. Sanatlı Aydın Karlıbel'in piyanoda çaldığı parçalar ilgiyle dinlendi. Daha sonra düzenlenen açıkoturumda. Nihal Uluocak, Şükran Ketenci. Necla Arat, Toktamış Ateş ile Aydın Aybay konuştular, Velidedeoğlu'nu anlattılar. Son olarak, ODTÜ’lü öğrencilerden "Devinim" dergisinden Alptekin Gündüz konuşmuş, ben dinleyemedim, Şükran Ketenci söyledi, çok güzel konuşmuş...
Sevgili savunmanım Orhan Apaydın ı anma toplantısına kalamadım, Ankara’ya döndüm; gönlüm orada kaldı!