DSP’Iİ Bayanın Çığlığı: (4) Gocuklu Celebin Sopası...

DSP’li bayan Arın Yüzbaşıoğlu Namal’ın anlattıkları, Ecevit'in DSP'sinde parti içi demokrasinin nasıl işlediğini ortaya koyuyor. Hilton Oteli’nde yapılan il kongresinde olanlar ilginç. Anlatıyor Arın Namal:

İstanbul'da oy kullanacak 383 il delegesi vardı, kong­reye 293 delege katıldı. Pek çok delege, atama yönetimi ve Hilton debdebesini protesto için seçime gelmemişti. Delegeler içinde, seçimi alacak etkinlikte olduğumuz bili­niyordu. 'Mavi Liste’ seçimden çekilince, konuşturma­dığımız halde, 80 delege, oy kullanmayarak salonu terk etti. Her türlü oyunlarına rağmen, listeleri 186 oy alabildi. Zaten İstanbul'un 33 ilçesinin 17‘sinde ilçe kongreleri ya­pılmadığı için, il kongresine delege gönderemiyorlardı.

16 ilçenin il delegeleri kongreye katıldı. İstanbul'da zorla il yönetimini alan atama listenin gerçekteki desteği, terör estirilerek sağlanan böyle bir destektir.

Bu arada, Divan da yer alan bir şahsın kurultay delege­si olduğu ortaya çıktı. Kongrenin iptali için liste başımız Avukat Mehmet Erosta tarafından dava açıldı. Yenilen­mesi gündeme gelen il kongresinde, başkan adayı çıkabi­leceğim endişesi ile kongrenin üzerinden üç gün geçmiş­ken, kesin ihraç talebi ile Merkez Disiplin Kurulu'ndan hakkımda işleme başlandığı belirtilen, savunmam iste­nen yazıyı aldım. Ekte sunuyorum. Alelacele kaleme alı­nan ihraç isteminde, isnat ettikleri suçu, nerede, nasıl işlediğim belirtilmemiş. Kongre, Eylül'ün 4’ündeydi. Mer­kez Disiplin Kurulu yazısı 1 Eylül tarihli. Ancak mektup, 7 Eylül'de postaya verilmiş. Yazıya, kongre öncesi kaleme alınmış süsü verilmek istenmiş. Ancak postane damga­sındaki tarihi değiştirmeleri elbette mümkün olmamış. Açık ki kongredeki diktacı anlayışa karşı çıkışımız, de­mokratik hakkımız olan liste çıkarma eylemimiz cezalan­dırılmak isteniyor.

Muştala Ağabey, parti yönetiminin tepeden inmeci, mürai niteliğinin tanığı olmama karşın, yürü' dediklerin­de, gitmemekte kararlıyım.

'Gocuklu celep kaldırınca sopasını, mağrur salhaneye koşmayacak' bir toplum oluşturmaya adayanlardanım yaşamımı. Haklarımı savunacağım. Ben program ve tü­zükle bağlıyım. Noterden bir ihbarname çekerek, -ekte­dir- hangi olay nedeniyle suçlandığımı' sordum. Yasal tüm haklarımı kullanacağım. Maskelerle, yalanlarla in­sanları yanlarına çekip, çalıştırıp, kişiliklerini ezmeye ça­lışmalarının hesabını mutlak verecekler.

Parti tüzüğü ile iç işleyişin ilgisi yok. Bu gerçekleri ser­gileyenlerden biri de ben olacağım.

İnsanları aldatmasınlar. Acımasızlıklarını, özgür insan kimliğinden, haklarını savunan insan kimliğinden korkuş­larını, çifte standartçılıklarını itiraf edinceye kadar, elle­rim yakalarında olacak.

Genel Başkan, 'Kadınlara kota tanımıyoruz, çünkü siya­set mücadele gerektirir: bazı yetkilere kolay ulaşırlarsa, o yerin hakkını veremezler' diyordu. Kabul ediyorduk. Aş, iş, çocuk yetiştirme mücadelemizi, parti çalışmalarımızla birlikte yürütme gayreti gösteriyorduk. Ancak, bugün ken­disi, siyası geçmişi karanlık ya da para gücü olan, ancak siyaset sahnesinde yeni isimlere partisinde kota tanıyor.

Sayın Mustafa Ağabey, bireysel davranmamam, ses getirecek bir eyleme ortak olmam konusunda arkadaşla­rımın ısrarları var. Gelişmelerden bilginiz olmasını iste­dim.

İşte, okurlarınız da, onların yüreğinde oluşan sevginin bedeli. Benim gibi, kimbilir kaç kişi, en yakınlarına anlata­madığı boyutta size döküyor içini. Biliyorum, adalet dolu yüreğiniz, gereken zaman, gereken desteği verecek. Ba­şınızı ağrıttığım için özür dileyerek en derin saygılarımı iletiyorum. Yürek dolusu saygı ve sevgilerimle.

Arın Yüzbaşıoğlu Namal'ın anlattıkları bitti. Bir gazete­cilik görevi yapmama olanak verdiği için Arın'a teşekkür borçluyum. Haksızlıklar, işkenceler, yalnız işkence tez­gahtarında olmaz, demokrasi savaşımı verenlere yapı­lanlar, davranışlar da işkencenin bir türüdür. Ankara'dan DSP Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Fethi Öztürk imza­sıyla. 1.9.1994 günlü, 1994/1416sayı ile bir yazı gönderile­rek savunması istenir. Bunda şöyle denir:

Parti doğrultusu ve temel ilkelerine aykırı davrandığı­nız, parti bütünlüğünü bozmaya yönelik çalışmalar yaptı­ğınız için, Merkez Yönetim Kurulu'nun 1.9.1994 tarih ve 60 sayılı kararı ile önlemli olarak kesin çıkarma istemi ile, Merkez Disiplin Kurulu'na sevk edilmiş bulunmaktasınız.

Bu yazının tebliğinden itibaren 15 gün içinde yazılı sa­vunmanızı vermenizi tebliğ ve gereğini rica ederim.

Yazıyı alan Arın Namal, Ankara'da Beşevler'de bulu­nan Demokratik Sol Parti Merkez Disiplin Kurulu Başkan­lığına noter aracılığı ile bir "yanıt" göndererek, savun­masını yapabilmesi için suçunun ne olduğunun bildiril­mesini istedi; özetle şöyle dedi:

7.9.1994 tarihli 199411416 sayılı 7.4.1994 posta tarihli yazınız 8.9.1994 tarihinde elime ulaştı.

Yasalar gereği savunmamı yapabilmem için suç oldu­ğu öne sürülen davranışların tarih ve kanıtlarını tarafıma bildirmeniz gerekmektedir.

Tarih ve kanıtlarıyla bildirilmeyen hangi davranışlar için savunma yapabilirim? Hukuken bu mümkün değildir. Yasal hakkım olan savunmamı yapabilmem için bu bilgi­leri tarafıma bekliyorum. Bu hakkımın kullandırılmaması kasıtlı, yargısız infaz olur. Yasal haklarımı sonuna dek kullanmak zorunda kalırım.

Arın Yüzbaşıoğlu Nama), bu yanıtını 9 Eylül 1994’te Merkez Disiplin Kurulu’na yolladığı halde, bugüne dek, herhangi bir haber çıkmadı. DSP Merkez Disiplin Kurulu'­na yine eskiler seçildi. Kurultay, "dikensiz gül bahçesi" gibi miydi?